FerahFeza

1995 yılında Meslek Lisesi Elektrik Bölümüne yeni başlamışım hayır kendi tercihim değil ortaokul son sınıfta girdiğim Anadolu Lisesi, Fen Lisesi ve Deniz Lisesi sınavlarının hiçbirini kazanamadığım için bari bi işi olsun denilerek Baba kararıyla yazıldım okuluma :) Neyse eğlenceliydi benim için zaten ortaokuldan tanıdığım çoğunluğu benim gibi köylerden gelen arkadaşlarla aynı okuldayız derslerin çoğu meslek dersi, atölyedeyiz zaten zorlandığım matematik gibi dersler az her şey yolunda. Meslek Lisesi malum elektrik dersleri atölyelerde üzerimizde önlükler elimizde alet edevat dersler bu şekilde. Sene başı hocalarımız bir malzeme listesi verdiler bunların alınması lazım iyide nerden alacağız Karaköy’de ucuz olur dendi oradan alın. Karaköy elektronikçiler çarşısı elektrik ve elektronik alanında iş yapanların her türlü yerli yabancı malzemeyi bulabileceği bir yermiş. Tabi o zamanlar internetten alışveriş yapmak gibi bir şey zaten yok, yurt dışından malzeme getirmek ise deveye hendek atlatmak gibi bir şey! Tabi sonra bende öğrendim Karaköy kimisi ithal, kimisi KAÇAK, kimisi bildiğin HIRSIZLIK MALI (Jeneratör vb. şeyler) bi dünya alet edevatın satıldığı yermiş. Karaköy adı geçince sınıfın fırlama diyebileceğimiz tiplerini bi gülme aldı tabi ben saf boş boş bakıyorum :) Bi arkadaşa sordum niye güldünüz diye ne var ki orda dedi nolcak lan Kerane var dedi! Hiç öyle kibarlık yapıp Randevu Evi veya Genelev diyemeyeceğim bildiğiniz Kerhane! Ben nerden bilim meğer meşhurmuş Karaköy Zürafa Sokak. O günden sonra ne zaman Karaköy lafı geçse herkeste pis bir gülümseme malum zaten ergenlik çağındayız hormonlar tavan yapmış :) Bu muhabbet uzun süre böyle geçti aramızda…

Sonra üniversite, işe başlamamız, askerlik derken zaman geçti biz büyüdük ve değişti sosyal hayat. Önce İstiklal Caddesi tekrar gözde ve popüler oldu ard arda açılan restaurantlar, cafeler, barlar, konser mekanları… Derken Nevizade artık bu kalabalığa yetmemeye başladı ayrıca fazla ÖĞRENCİ işi kaldı… 2008 gibi eskiden sadece müdavimlerin bildiği Refik gibi İstanbul’un sayılı Rum meyhanelerini barındıran Asmalımescit ve bölgesi popüler oldu meyhanesiyle, barıyla, pubıyla… Her şey gayet güzel derken önce Asmalımescit’te doldu taştı ve malum Beyoğlu Belediyesi’nin sokağa masa atma yasağı kararı alması ve bu kararı Asmalımescit’te ölümüne uygulamasıyla Asmalımescit artık eski tadını vermez oldu… Bir zamanlar gece yarıları bile sokaklarında eğlenen kalabalıktan yürünmez olan bu bölge şimdi sadece 3 4 mekan hatırına kırk yılda bir uğranan bir yer oldu… Tabi tek sorun masa yasağı da değil Türkiye’nin en kalabalık şehri İstanbul’un tüm sosyal hayatını resmen birkaç kilometrelik İstiklal Caddesi hattına sığdırmak mümkün değil…

İşte tam bu sıralar gazetelerin hafta sonu ve magazin eklerinde yeni açılan bir mekanın haberleri yer aldı. Bir dönem Cem YILMAZ ile sevgili olmuş Lal DEDEOĞLU Karaköy’de Bej isimli bir mekan açmıştı. Önce gazete sayfalarında sonrada bloglarda, sosyal medyada Bej ve Karaköy haberleri yer aldı… Bir zamanlar adı anılınca herkesin kerhanesini hatırladığı Karaköy yavaş yavaş butik restaurantlar, cafeler ve sanat galerileriyle anılır oldu, iyi de oldu… Karaköy vapur iskelesi yanına küçük küçük balıkçılar ve cafeler açıldı… Namlı Gurme zaten sevilen ve bilinen bir yerdi. Lokanta Maya ve Karaköy Lokantası gibi sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin sayılı restaurantlarının açılmasıyla aldı başını gitti… İhalesi uzun ve olaylı olan Galata Port’un yapılmasıyla birlikte Galata hattının daha da popüler olacağını düşünüyorum umarım eski tarihi yapılar restore edilip korunarak yapılır bu proje çünkü tarih kokan o eski binalar, kiliseler bu bölgeye renk veren can veren…
Karaköy Vapur İskelesi

2013 gibi Namlı Gurme’nin yanındaki Mimarlar Odası Binası’nın teras katına açıldı FerahFeza adı bana da ilginç gelmişti meğer Türk Musikisi’nde bir makam ismiymiş. Açılır açılmaz teras manzarası ve Çanakkale domatesiyle yapılan mücveri popüler oldu. Gerek yeme içme bloglarında gerek foursquare, instagram gibi sosyal medya zamazingolarında popüler ve beğenilen bir mekandı FerahFeza.

Ben 2014 yılının Temmuz ayında anca gidebildim FerahFeza’ya. Gitmeden önce bloglardan ve sosyal medyadan ufak bir araştırma yaptım. Ferahfeza’da kırmızı et olsa da herkesin ortak fikri balık ürünlerinde daha başarılı oldukları idi o nedenle menüde bulunan et yemeklerini baştan eledim.

FerahFeza, Namlı Gurme’nin hemen yanındaki binanın teras katında bulunuyor bina önünde sadece küçük bir nasıl desem levha var. Zaten girişte bulunan güvenlik görevlisi size yardımcı oluyor asansörle sanırım 5. kata çıkıyorsunuz.

Asansörden çıkıp kapıyı geçince kapalı bölümdeki bar karşınıza çıkıyor ki içki şişelerinde çok hoş bir dekor yapmışlar. Biz zaten güzel olan havada açık alandaki terasa geçtik. Terasa çıkınca tam karşınızda boğaz ve Dolmabahçe Sarayı yer alıyor. Evet yandaki binalar tüm boğazı görmenizi engelliyor belki ama yine de güzel bir manzara.

Garson İçki ve Yiyecek menülerimizi getiriyor. Çok şükür ansiklopedi gibi kalın ve kafa karıştırıcı bir menü olayına girmemişler, iyi de yapmışlar. İki sayfalık bir içki menüsü ve iki sayfalık bir yemek menüsü bulunuyor. Yemek menüsünün bir kısmı sabit sadece ufak bir bölüm nasıl desem A4 kağıda çıktı alınıp ataç ile tutturulmuş böylece o haftaya özgü lezzetlerde menüye eklenmiş oluyor. Menüde yemeklerin altında kullanılan tüm malzemeler yazıyor böylece ne yiyeceğinizi biliyorsunuz. Biz menüyü incelerken ekmek sepetimiz ve zeytinyağı tabağımız ön atıştırmalık olarak geliyor. Ekmekler esmer tadı güzel zeytinyağının güzel bir tadı var. Biz rakı içmek istiyoruz ama içki listesinde rakı yer almıyor. Garsona sorduğumuzda rakının olduğu söyledi birer duble rakı istedik.

Önden rakının yanına meze olarak çok merak ettiğimiz domatesli mücverden istedik, 5 otlu salata, hatay tuzlu yoğurtlu semizotu salatası, yufkaya sarılmış susamlı keçi peyniri eritme istedik. Ana yemek olarak ise biraz daha sonra gelmek üzere Antep fıstıklı somon istiyoruz. Garsonun tavrı iyi size şunu da alın bunu da alın demek yerine düzgün önerilerde bulunuyor.


Biz gittiğimizde hava henüz kararmamıştı o nedenle kalabalık değildi, servis için beklemedik. Biraz sonra mezelerimiz geldi. Yufkalı keçi peynir eritme benim çok hoşuma gitti, salatada kullanılan otlar taze ve lezzetli ama domatesli mücver tek kelimeyle muhteşem! Altında çok güzel bir yoğurt ile geliyor ve çok leziz ikinci porsiyonumuzu hemen söyledik :) Biz yemeğimizi yerken arka masamıza kavak yelleri ile tanıdığımız Aslı ENVER ve kocası Birkan SOKULLU’da geldi, evlilik yıldönümleriymiş. Zaten leziz olan mezelerimiz rakı ve güzel bir sohbet ile daha da güzel oluyor. Yavaş yavaş hava karardı muhabbet ilerledi artık yine çok merak ettiğimiz Antep fıstıklı somon’umuzu yiyebiliriz. Rakım bitti ben bir duble daha rakı istiyorum.

Altı narenciyeli tabulalı, üstü bol antep fıstıklı büyük bir dilim somunumuz geldi. Tadı çok güzel, balık taze ve pişirirken kurutulmamış. Rakı ile de çok güzel gidiyor kesinlikle denenmeli.

Yemeğimizi yedik birer çay içtik sıra geldi tatlılara. Hafif bir tatlı istediğim için üzeri meyveli irmik tatlısı istedim mevsim yaz olduğu içinde meyve olarak çilek kullanmışlar. Üzeri çilek dilimli çok güzel bir irmik tatlısı yedik kıvamı ve tadı yerindeydi.

Şunu belirteyim yediklerimiz çok beğendik ama FerahFeza ucuz bir yer değil ama çok pahalı da sayılmaz. Özel günler için aklınızda olsun, rezervasyon yaptırın öyle gidin :)

Kemankeş Karamustafa Paşa Mah.
Kemankeş Cad. No: 31/5 Karaköy
0212 243 51 54 – 55
info@ferahfeza-ist.com

Yorumlar